DTCF Sinoloji Mezun Sohbetleri - FOCUS Serisi: Emel ALDEMİR
- Sinoloji Dergisi
- Jul 21, 2023
- 5 min read

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Ne zaman mezun oldunuz?
Emel Aldemir: 25 yaşındayım, doğma büyüme Ankaralıyım, sinoloji tercih edenlerin bir kısmı gibi liseden yabancı dil çıkışlıyım. Üniversite üçüncü sınıfı Ulusal Tayvan Cheng Chi Üniversitesi’nde değişim öğrencisi olarak okudum. 2020 mezunuyum.
Mezuniyetim ilk yılında pandemi zamanda denk geldiği için bir ortaokulda online olarak sözleşmeli Çince öğretmenliği yaptım, hemen sonrasında güneş enerjisi sektöründe teknik tercüman olarak çalışmaya başladım. Sonrasında aynı firmada kısa bir süre eğitim uzmanlığı yaptım. Şimdi ise yine güneş enerji sektörü ile bağlantılı olarak Huawei’de çalışıyorum.
Aynı zamanda Eskişehir Osmangazi Turizm Rehberliği yüksek lisans mezunuyum, yakın zamanda profesyonel tur rehberliği sertifikası aldım fakat henüz mesleği yapmaya başlamadım. Çocukluk hayalim olduğu için bu alana yönelmek istiyorum.
Sinolojiyi seçme sebebiniz neydi? Diğer dillerden ayıran nokta neydi bölümü?
Emel Aldemir: Aslında bölüme başlamadan önce Çinceye dair pek bilgim ve ilgim yoktu. Biraz araştırdıktan sonra Sinoloji kürsüsünün kuruluş amacı beni etkileyen noktalardan bir tanesiydi. Diğer ve esas sebebi ise dil öğrenirken kendime karşı bir “challenge” okumak istedim ve yaygın olarak en zor kabul edilen dilden başlamak istedim. Bölüme başlarken planladığım gibi, mezun olduktan sonra da bir sonraki yabancı dilimi (Japonca) öğrenmekte kolaylaştırıcı unsur oldu. Çünkü dil öğrenirken aynı zamanda dil öğrenmenin mantığını da öğreniyoruz.
Yalnızca lisans eğitimi almış tercümanlar (Çince için soruyorum) sahada ne kadar etkili olabilirler? Çin’e gitmeyen, konuşma pratiğini Türkiye koşullarında orta halli geliştirebilmiş kişiler özellikle.
Emel Aldemir: Tercümanlık yaptığınız alana göre aslında dili yeniden öğreniyorsunuz, tercümanlık yaptığım ilk haftalarda kendimi sıfırdan bir dil öğreniyor gibi hissettim. Her sektörün terminolojisi tamamen farklı, uzmanlaşmak için üzerinde çalışmak ve zaman ayırmak gerekiyor.
Sahada tercümanlık yaptığım süre boyunca her zaman kağıt kalemle çalıştım, hemen hemen her gün yeni kelimeler öğrendim. Ben güneş enerjisi sektöründe başladım ve o alanda kendimi şu an yetkin hissediyorum fakat yarın başka bir sektörde tercümanlık yapmaya başlasam yine benzer bir süreçten geçmem gerekecek.
Çin’e gidip gelmek her zaman bir artı tabii, terminolojinin yanı sıra günlük kelimelerle de kendini rahat bir şekilde ifade etmen gerekiyor. Aslında bilmediğiniz bir kelimeyi basit bir şekilde nasıl açıklayacağınızı bilmek sizi istediğiniz noktaya getirebilir.
Sözlü çeviri için hangi alandan başlamak gerek terminoloji zorluğu bakımından?
Emel Aldemir: Her alanın kendine göre zorluğu ve bambaşka terminolojisi var, bunu şu noktadan başlamak gerek olarak söyleyemem fakat kesinlikle iş Çincesine hakim olmak gerekiyor. Çünkü sektör fark etmeksizin her alanda sık sık kullanılıyor. Ofis diline hakim olmak ve resmi belgeleri kısmen okuyup anlayabilmek her alandaki sözlü çeviride yardımcı olacaktır.
Çevirmen adaylarımız yönelmek istedikleri alan doğrultusunda mı çalışmalı?
Emel Aldemir: Bu tamamen kişisel aslında, tabii ki çalışmak istediği alana odaklanıp o alanda kelimeleri öğrenmesi, kişinin kendini geliştirmesi açısından çok iyi bir şey fakat bir noktada kısıtlayıcı olabilir. Diyelim ki kişi turizm sektöründe çalışmak istedi ve sadece turizm alanında kendini geliştirip kelimeler öğrendi. Sonrasında sektör değiştirmek istediğinde biraz zorlayıcı olabilir.
Peki sizce bir çeviriyi kaliteli yapan nedir? Bazen öyle çeviriler yapmamız gerekiyor ki resmen Türkçeye uyarlamak, uydurmak durumunda kalıyoruz.
Emel Aldemir: Hem yazılı hem sözlü çeviri için bence en iyisi okuyan ve duyan kişiye doğal gelmesi. Bazı çeviriler çok zorlama oluyor, bizim kültürümüzde bizim mantığımızda ya da bizim günlük kullanım alışkanlıklarımızda yeri olmayabiliyor. Bu iki dil birbirinden mantıksal olarak çok farklı olduğu için çevirmek çoğu zaman zor olabiliyor, o dildeki doğal karşılığını bulmak gerekiyor.
Mesela “我说了半天 ,。。。。。。” gibi kalıplaşmış kullanımları aynı şekilde bizde de kalıplaşmış olan “sabahta beri söylüyorum” gibi çeviriler yapmak bana daha doğal ve doğru geliyor.
Çevirmenlik stabil olmayan, güven aşılamayan ve geçici bir meslek olarak görülüyor. Bunun hakkında me düşünüyorsunuz? Sizce düzenli bir gelire sahip olabilmek için çok bu çabalamak gerekiyor bu sektörde?
Emel Aldemir: Bu endişenin altında, çeviri işlerinin genellikle proje bazlı olması yatıyor. Uzun soluklu çeviri pek yaygın olmayabiliyor fakat tabii ki farklı projelerde de devamlı olarak çevirmenlik yapılabilir.
Şimdi biraz üzücü bir konuya değinmek istiyorum. Cinsiyet ayrımcılığı… Siz bu sebeple ayrımcılık yaşadınız mı hiç? Ya da etrafınızda yaşayan oldu mu?
Emel Aldemir: Ben bir buçuk sene boyunca %90 erkeklerin olduğu bir fabrikada çalıştım ve rahatsız edilmedim, cinsiyetçiliğe uğramadım. Benim gibi tercüman kadınlar da vardı, onların da bu tarz sorunlar yaşadığını düşünmüyorum. Tam tersi çok saygı gördüğüm ve pozitif ayrımcılığın hakim olduğu bir süreçti. Fakat bu, sektörüne ve maalesef coğrafi konuma göre çok değişkenlik gösterebilecek bir konu.
Fakat benim sadece bir şirkette ve bir sektörde tercümanlık deneyimim oldu o yüzden emin olamıyorum bu soruya nasıl cevap vereceğime. Yani benim yaşadığım deneyim bu şekildeydi. Belki bir istisnadır ama diğer arkadaşlarımdan da olumsuz bir deneyim duymadım açıkçası.
Bizim sektörde meslekleşme çok önemli malum. Tecrübelerden faydalanma ve birbirine destek olma da nitekim. Sizce çeviri dünyasında bu yeterince benimsenmiş mi? Deneyim edinmek ve bundan verim alabilmek ne denli mümkün?
Emel Aldemir: Kesinlikle, Çinceciler arasında, özellikle Sinoloji çıkışlı kişiler arasında inanılmaz bir yardımlaşma ve kenetlenme söz konusu. Zaten çok kalabalık olmadığımız için hemen hemen her Çinceci birbirine az çok tanıyor. Bu da doğal bir network oluşturuyor. Çincecilerin birbirini desteklemesi ve yardımcı olması gerçekten çok hoşuma giden bir durum ve ben de elimden geldiğince aynısını yapmaya çalışıyorum.
Çinceci çok tatlı geliyor kulağa :D Peki bu başvuruları yapmadan önce CV nasıl düzenlenmelidir ve sizce bir tercümanın olmazsa olmazları nelerdir (CV’de göstermek için)?
Emel Aldemir: Her ne kadar çeviriyi sertifika değil kişi yapacak olsa da dilde yetkinliği gösteren yazılı-sözlü dilde yetkinlik sertifikasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Bazen yüksek puanlı bir sertifika alıp konuşmada sıkıntı çekenler olabiliyor o yüzden bol bol başvuru yapıp bol bol Çince mülakata girmenin yararlı olduğunu düşünüyorum. Bu bazen elimizde olmasa da genellikle işe alım yapan taraf tarafından dikkat edilen şeylerden en önemlisi yurtdışı deneyiminin olup olmaması. Eğer yurtdışı deneyimimiz yoksa, yabancı üniversitelerin online kurslarına katılmak ve bunu CV’ye eklemek yararlı olabilir.
Devam etme motivasyonunuz nedir?
Emel Aldemir: Çince öğrenirken de çalışma hayatımda da Türkiye’de çok yaygın olmayan zengin bir dil ile uğraşmak, bu dile bir noktada hakim olabilmek benim için en büyük motivasyon kaynağı oldu.
Yanlış çeviri yapmanın cezası nedir? Her şeyi birebir çevirmek mi gerekir?
Emel Aldemir: Yeminli tercüman olunsun olsun ya da olmasın, doğruluğundan emin olunmayan şeylerin çevrilmemesi gerekli. Resmi belge olmadığı sürece bir yaptırım olacağını düşünmüyorum fakat yanlış çeviriler sonrasında büyük sıkıntılara yol açabilir.
Buna çok fazla örnek gösterilebilir. Örneğin bir makine kurulumu yapıyorsunuz, yanlış çeviri yapmak makinenin yanlış kurulmasına, yanlış işlem yapmasına, sonrasında maddi zarara yol açabilir. Genellikle bankalar arasında bir sıkıntı olduğunda kişi Çin'e kendisi gidemeyip oradaki birine vekaletname vermek ister. Böyle durumlarda yanlış çeviri yapıldığında (bu çevirileri yeminli tercüman olmadan yapamazsınız) hem kişiye hem de imzanız da olacağı için size çok sıkıntı yaratabilir. Bir toplantıda çeviri yaparken cümleyi tahmini olarak çevirmek de arada kavga çıkmasına, belki de sözleşmeyi feshetmelerine sebep olabilir. Yaptırımları var ancak şu şudur diye söyleyemem.
Özellikle DTCF'de olmak size ne kattı, kendinizi geliştirmek için fakülteden nasıl yardım aldınız?
Emel Aldemir: DTCF’ye sempatim lisedeki biricik hocalarımın güzel anlatımlarından etkilenmekle başladı açıkçası, ayrı bir ruhu var fakültenin. Aynı zamanda çok güzel birleştirici bir gücü var, bu yıl tanıştığım, benim doğduğum yıl DTCF’den mezun olan kişilerin bile aramızda bir “DTCF” bağı olduğu için hayatıma dokundukları oldu. Zengin kütüphanesi ve kütüphanesinden de zengin akademik kadrosundan okurken olduğu gibi şimdi de hala yararlanıyorum.
Şimdiye dek çevirdiğiniz en zor şey neydi?
Emel Aldemir: Bir hukuk davası, hem terim olarak çok zorladı hemde çok dikkat edilmesi gereken resmi bir belgeydi.
Peki son olarak Çince tercümanlık yapmak isteyen kişilere tavsiyeniz ne olur? Kariyerlerine başlarken genel bağlamda dikkat etmeleri gereken unsurlar nelerdir?
Emel Aldemir: Lisans olarak elimizde sadece Çince olduğu için başladığımız sektör kariyerinizin en büyük yönlendirici unsuru oluyor, bir sektöre başladıktan ve sektörde uzmanlaştıktan sonra sektör değiştirmek çok kolay olmayabiliyor. O yüzden tavsiyem, çalışmak istemedikleri bir sektörde başlamasınlar. İlgi duydukları önceden belirledikleri bir alanda arayışlarına devam etsinler.
Ben güneş enerjisi sektöründe tercüman olarak işe başladığım için şu anda Huawei'nin güneş enerjisi ile bağlantılı olan bir departmanında çalışıyorum. Mermer sektöründe başlayan arkadaşlar mermer sektöründe ilerliyorlar ya da turizmde başlayanlar turizm ile.
Bir sektörde başladıktan sonra devamı genellikle aynı şekilde ilerliyor. Bir sonraki işini bulmanda önceki işlerin etkili olacağı için aslında değiştirmek için de pek bir şansın da olmuyor.
Emel ile bu röportaj çok güzel bir yönlendirme olmuş bu alanda iş yapmak isteyenlere. Çok teşekkürler dergideki emek veren arkadaşlarımıza ve Emel'e. (Zuhal Fidan)